Kişilik gelişimi ömür boyu devam etmekte olan bir süreçtir, ancak kişilik özellikleri genel itibariyle çocukluk dönemi olarak adlandırılan dönemde kazanılmaktadır. Çocuğun bedenen, ruhsal, zihinsel olarak sağlıklı olabilmesi, gelişim sürecinin doğru bir şekilde yönetilmesiyle doğru orantılıdır. Bu sürecin düzgün olarak ilerleyebilmesi için aileye büyük görev düşmektedir. Ailelerin çocuklarına sevgiyi koşulsuz şartsız, süreklilik arz eden ve dengeli olarak vermeleri gerekmektedir. Bu da çocuğun hayatını sürdürebilmesi adına beslenmesi kadar önemlidir. 


Çocukla beraberken, takınılacak tutumlar onun hayatını şekillendirmesi ve kişiliğinin oturmasına katkı sağlar. Aile bireyleri olarak anne ve babanın tutumlarıyla ilgili olarak farkındalık kazanılması çocuğun gelişim sürecinde olumlu katkılar sağlayacağı bir gerçektir. Aile, toplumsal sorunların kaynağı ve çözümleyicisi pozisyonundadır. İnsanın sosyal hayata dahil olabilmesinde, insanlar ile olan ilişkilerinde uyumluluk göstermesinde, ailenin önemi büyüktür ve yadsınamaz. 


Aşırı Hoşgörülü Aile

Çocuğu kırmamak, üzülmesine müsaade etmemek adına bir dediğinin iki edilmediği, çocuğun özgürlük alanının çok büyük olduğu, kontrol edilmeyen bazı durumlarda ihmal boyutlarına varabilen tutumdur. Çocuğun hareket, davranış serbestliği had safhadadır. Çocuk, hayatıyla ilgili bütün kararları vermede son derece özgürdür. 


Bu durumun çocuğun kişiliği üzerindeki etkileri şöyledir;

Doğru yanlış bilinci gelişmeyecektir, kendilerini hiçbir yere ait hissetmeyeceklerdir. Hiçbir koşulda işbirliği yapamayacaklardır. 

Duygularını hiçbir şekilde kontrol edemeyeceklerdir. 

İkili ilişkiler konusunda son derece başarısız olacaklardır. 

Hayatları boyunca kurallar karşısında büyük sıkıntı yaşayacaklardır. 


Aşırı Koruyucu Aile

Bu aile tutumu da, gerektiğinden fazla koruma, fazla ilgili olmak olarak tanımlanabilir. Bu tutum yüzünden çocuk zorluklara karşı kendisini geliştiremeyecektir. Çocuğun yapabildiği ve yapması gereken şeyleri onun adına yapmak çocuğun sorumluluk almasının önünde büyük engel teşkil edecektir. Çocuğun yapması gereken şeyleri anne-babanın yapması bir sevgi göstergesi kesinlikle değildir. Bırakın yapsın, bırakın öğrensin, bırakın düşsün, bırakın ağlasın. Kendi kendisine öğrensin. Siz sadece takip edin. Yol gösterici pozisyonunda olun, geri kalan her şeyi kendisinin yapmasına müsaade edin. 


Aşırı koruyucu ailenin çocuğun üzerindeki etkileri şöyle olacaktır; 

Kendi kararlarını hiçbir zaman hiçbir şekilde alamayacaktır. Çünkü birileri onun için bunları yapmaktadır. Çocuk da buna alışmıştır. 

Bağımlı kişilik yapısı gelişecektir. 

Problem çözme yetisi gelişmeyecektir. Hep birilerinden beklenti içerisinde olacaktır. 

Sosyal hayatta büyük sıkıntılar yaşayacaklardır. 


Aşırı Otoriter Aile

Çocuğun üzerinde aşırı bir denetim mekanizması işletilmektedir. Çocuk hiçbir şekilde hata yapma lüksüne sahip değildir. Toplumsal normlar çerçevesinde olması ve başkalarının beğenisini kazanması öğütlenir ve hep bu beklenti içerisinde olunduğu çocuğa dikte edilir. Eğer bu kriterlere uygun hareketler sergilerse, sevgiyi de ancak o zaman gösterirler. Çocuğa hiçbir şekilde fikri sorulmaz. Fikir beyan ettiğinde de fikri önemsenmez. Çocuk ailenin belirlediği şeyleri yapmakla mükelleftir, yapmadığı takdirde ceza vermekten geri kalmazlar. 


Bu tür bir ailede yaşayan çocuğun kişilik gelişimi şu şekilde olacaktır;

Aileye karşı korku geliştirirler. Duygu ve düşüncelerini  anne-babalarına açamazlar.

Saldırganlık ve şiddete meyil artacaktır. 

Hata yapmaktan korkarlar, hata yapan insanları affetmezler. 

Vicdan gelişimleri olumsuz etkilenecektir. 


İhmalkar Aile

Çocuklarını denetlemeyen aile tipidir. Çocukla ilgili hiçbir şeye karışmazlar. Hastalandığında ilgilenmezler, çocuklarının sorumluluğunu almazlar, yol gösterici olmazlar, çocuğun sevgisiz büyümesine sebep olurlar. Rahatsız edici bir şey olmadığı sürece, çocuk aile gündeminde değildir. Ancak rahatsız edici bir durum meydana gelirse, çocuk da ailenin gündemine gelir.


Böyle bir ailede gelişen çocuğun kişilik gelişimi şu şekilde olacaktır;

İlgiden yoksun bırakıldıkları için, dikkat çekmek adına etrafa zarar verme eğiliminde olabilirler. 

Aile içerisinde sözlü iletişim olmadığından dolayı, konuşmasında gerilik ya da konuşma bozukluğu baş gösterebilir. 

Gelecek hedefleri olmayan, anlık mutluluklara odaklanma eğilimde olacaklardır. 


Dengesiz Aile

Disiplin vardır, ama verilecek tepkiler noktasında da kararsızlıklar hakimdir. Anne ve babalar ödül-ceza konusunda git gel yaşamaktadırlar. Bu durum da çocuğun tutumlarını geliştirmesi aşamasında, neyi, ne zaman, ne şekilde yapması gerektiğini öğrenemezler. Anne babalar bazen normal karşıladıkları bir davranışı bazen ceza ile çocuğa ödetebilirler. 


Bu tarz bir ailede büyüyen çocuğun kişilik gelişimi de şu şekilde olacaktır;

Ne zaman, nerede, ne yapması gerektiğini bilemeyecektir. 

Ne yaparsa ceza almaktan kurtulabileceğini düşünerek hareket edecektir. 

İnsanlara güvenmeyen, şüpheci ve kararsız olmaları muhtemel dahilindedir. 


Demokratik Aile

Çocuğun tüm yönleriyle kabul edildiği aile tipidir. Aile içerisinde öncelikli olarak; sevgi, saygı ön plandadır. Güven ve şeffaflık olan bu aile tipinde çocuğun söz söyleme hakkı her zaman vardır ve yapacağı şeylerde sorumluluk alması yönünde güdülenir. Çocuğun bağımsızlığını ön planda tutan bu aileler, çocuğun sevgi ortamında büyümesi doğrultusunda hareket eden demokratik aile, aynı şekilde sevgiyi karşı tarafa göstermesi gerektiğini de öğrenmesini desteklerler. Aile sadece yol gösterici pozisyondadır, çocuğun alması gereken kararları kendisinin alması istenir ve sorumluluk tamamen çocuğa bırakılır. 


Bu tarz bir ailede yetişen bir çocuğun kişilik gelişimi de şöyle olacaktır;

Her anlamda kendisine güvenen, sorumluluk alabilen, çevresine sevgisini gösterebilen, saygı duyan ve saygı duyulan mutlu bir birey olacaktır.

Aile içerisindeki demokratik tutumlar, çocuğun etrafına ve kendisine olan güveninin yüksek olmasını sağlayacaktır. 

Kendi haklarına olduğu kadar, karşısındaki insanların da haklarını savunan bir birey olacaktır.